Orucun faziletleri ve anlamı.

Ramazan ayı insanlara doğru yolu gösteren, hak ile batılı ayırt eden Kuran’ın indirildiği aydır. (Bakara : 185)
Ramazan kuran ile aydınlanan bir rahmet ayıdır. Onu okuyarak anlayarak ve yaşayarak hakikate yol buluruz.
Oruç, Allah’ın emridir.
İşte o nedenle öncelikle “neden niçin” diye sormadan iman eder, emri tereddütsüz ve tam bir teslimiyetle yerine getiririz.
Sonrasında tabi ki maddi ve manevi faydalarını elbette kazanmış oluruz.
Allah, birçok bilinen bilinmeyen maddi, manevi faydayı mutlaka bu ibadetin karşılığı olarak var etmiş, lütfetmiştir.
Bizim için esas olan, her şeyden önce onunun ibadet olarak bizden istediğidir.
Gerisini Allah bilir,
Öncelikle oruç; çok şey için: farkındalıktır.
Dünyadaki en muhteşem sosyal olaylardandır.
İnsanlığın yardımlaşma, paylaşma, gönüllere sevinç taşıma hareketinin, en başta gelenidir.
Yani; kısacası oruç çok şeydir.
Eksiklerimizi ile fazlalıklarımızı görmemizi sağlar.
Şuur, bilinç ve irade kontrolünün en iyi şekilde kullanılması eğitimidir.
Fakirin haliyle hâllenerek, onun yaşamını tatmaktır.
Aynı zamanda açlığı tadarak, yaşayarak, aç insanların halinden anlayarak, daha şefkatli, merhametli olmanın habercisidir.
Mesuliyet şuurudur, bu şuuru uyandırır ve diri tutar.
Oruç aynı zamanda vermektir, paylaşmaktır ikramlaşmadır, sabırdır, tahammüldür, beklemeyi bilmektir, kanaattir, kontroldür, ölçüdür, düzendir, frendir!
Kendimizi hesaba çekmeyi, arzu ve isteklerimizi kontrol etmeyi, sınırlamayı öğretir.
Öfkeden, yalandan, bencillikten, cimrilikten, gıybetten, haksızlıktan uzaklaşmak terk etmek duruşudur.
Zamanın kıymetini, sahip olduğumuz hayatın bir başlangıç ve bitişinin olduğunu anlatmaktadır.
Ramazan bir oruç ayıdır;
Paylaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinin görüldüğü, kardeşlik, birlik ve beraberlik, iyi geçinme duygularının en yoğun hissedildiği, yaşandığı zaman dilimidir.
İyilik ve güzelliklerin keşfedildiği, yoğunlaştığı, buluşturulduğu,
Tüm kötülüklerden, suçlardan, günahlardan uzaklaşıldığı,
Muhteşem bir aydır.
Tüm iyi ve güzel davranışların, yüksek ahlak prensiplerinin kazanılması, kalıcı faziletlerle donanma ayıdır.
Madde arkada kalır, mana öne çıkar.
Beden aç bırakılır, ıslah edilir ruh doyurulur, takvaya iletilir.
İmanın ve iradenin hayata hâkim kılınmasıdır.
Yaratan ile yaratılanın, karşılıklı rıza ayıdır.
Sevginin, sevincin paylaşılması, gönüllere taşınmasıdır.
Vücudun orucu, nefsi yemekten, içmekten ve cinsel münasebette bulunmaktan, günün belli bir vakti ile sınırlı olmak şartıyla men etmektir.
Kalbin orucu ise, kalbi her türlü şeytani vesveselerden arındırmaktır.
Orucun hakikati, yani ruhun orucu, fıtrata dönmek, ruhu bütün kötü ve çirkin huylardan arındırmaktır.
Yine muhatabını iyilik ve güzelliklerle, tüm üstün faziletlerle
Buluşturmaktır.
Şimdi gelelim özellikle son yıllarda bu anlattıklarımıza uyan onları benimseyerek ruhen kabullenerek riayet eden, orucun anlam ve verilerini eksiksiz tutan ruhunu temiz bir itikatla bağımlı olarak yaşayan kaç kişimiz ne kadar bir toplumumuz olduğu tartışılır durumlara düştüğümüz gözlemlenmektedir.
Yine görüldüğü kadarıyla orucunu tutan, namazını kılan Allah’ın emrettiği insan olabilen, kuranın emirlerini çıkarsız ve tarafsız uygulamak isteyen büyük bir toplumu kaybettiğimiz gerçeğidir bizleri üzen.!