İnsaf be yahu!

İnsaf be Yahu!
Ev Kiraları ve Emekli Maaşları güvendikleri bir devletin vatandaşları olduklarını kabullenen halka neden hayal kırıklığı yaşatıyor anlaşılır gibi değil!
Bugün Türkiye’nin en büyük çelişkilerinden biriyle karşı karşıyayız:
Ev kiraları uçuyor, en düşük emekli maaşı alan vatandaşlar ise ölmemek için yerlerde sürünüyor.
Bir yanda serbest piyasaya bırakılan konut sektörü var.
Öte yanda Ev sahipleri, “talep çok” diye Devletin getirdiği sınırlamaları dikkate alamayarak kiraları keyfi şekilde yükseltiyorlar.
O nedenle devletin verdiği yüzdeler yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor.
Ülkemizde açlık sınırı altında yaşam mücadelesi veren emekli yurttaşlarımız 65 yaş üzerinde olduğu halde iş aramakta ve imkanları dahilinde çalışıyorlar ki çöplükten yiyecek toplamasınlar, el açıp dilenmesinler diye!
Oysa devletimiz yetkilileri olmadık gereksiz işlerle uğraşacaklarına, iş sahiplerine yol açmaya çalışacaklarına, bu derece yaşam mücadelesi veren yurttaşlarına imkanlar sağlamaya çalışsalar, Allah’ın katında ve insanlık vebalinde mertebe sahibi olacaklardır.!
Diğer yanda milyonlarca asgari ücretli, Ömrünü çalışmaya vermiş, alın teriyle bu ülkenin taşını toprağını işlemiş insanlar.
Ama onlara verilen maaş, bırakın insan onuruna yakışır bir yaşamın, en temel gıda ve barınma giderlerini bile karşılamıyor.
Bu tablo elbette bir tesadüf değil!
Sistemi bilerek böyle kurgulayan “ben ekonomistim” diyen devlet yetkilileri tarafından halkı ezenlerin eseridir.
Çünkü devlet bütçesinden “tasarruf” adı altında emekliden kesiliyor, büyük kaynaklar ise başka kalemlere aktarılıyor.
Emekliye refah sağlamak yerine, “asgari düzeyde ölüm kalım mücadelesi ile hayatta kalması” reva görülüyor.
Oysa bir ülkede yaşlılar, emekliler açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyorsa bu yalnızca ekonomik değil, ahlaki bir iflastır.
Bugün en düşük kira bedeli 20- 25-30 bin lira olmuşken emekliye 16- 18 bin lira maaş vermek, “ya aç kal ya da “inleye, inleye öl” demektir.
Çünkü sistemin önceliği emekli değil, bankalar, rant sahipleri, beton ekonomisi ve büyük sermayedir.
Ve soruyoruz:
Ömrünü bu ülkeye adamış insana reva görülen bu mu?
İnsaf be Yahu!
Ev Kiraları ve Emekli Maaşları güvendikleri bir devletin vatandaşları olduklarını kabullenen halka neden hayal kırıklığı yaşatıyor anlaşılır gibi değil!
Bugün Türkiye’nin en büyük çelişkilerinden biriyle karşı karşıyayız:
Ev kiraları uçuyor, en düşük emekli maaşı alan vatandaşlar ise ölmemek için yerlerde sürünüyor.
Bir yanda serbest piyasaya bırakılan konut sektörü var.
Öte yanda Ev sahipleri, “talep çok” diye Devletin getirdiği sınırlamaları dikkate alamayarak kiraları keyfi şekilde yükseltiyorlar.
O nedenle devletin verdiği yüzdeler yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor.
Ülkemizde açlık sınırı altında yaşam mücadelesi veren emekli yurttaşlarımız 65 yaş üzerinde olduğu halde iş aramakta ve imkanları dahilinde çalışıyorlar ki çöplükten yiyecek toplamasınlar, el açıp dilenmesinler diye!
Oysa devletimiz yetkilileri olmadık gereksiz işlerle uğraşacaklarına, iş sahiplerine yol açmaya çalışacaklarına, bu derece yaşam mücadelesi veren yurttaşlarına imkanlar sağlamaya çalışsalar, Allah’ın katında ve insanlık vebalinde mertebe sahibi olacaklardır.!
Diğer yanda milyonlarca asgari ücretli, Ömrünü çalışmaya vermiş, alın teriyle bu ülkenin taşını toprağını işlemiş insanlar.
Ama onlara verilen maaş, bırakın insan onuruna yakışır bir yaşamın, en temel gıda ve barınma giderlerini bile karşılamıyor.
Bu tablo elbette bir tesadüf değil!
Sistemi bilerek böyle kurgulayan “ben ekonomistim” diyen devlet yetkilileri tarafından halkı ezenlerin eseridir.
Çünkü devlet bütçesinden “tasarruf” adı altında emekliden kesiliyor, büyük kaynaklar ise başka kalemlere aktarılıyor.
Emekliye refah sağlamak yerine, “asgari düzeyde ölüm kalım mücadelesi ile hayatta kalması” reva görülüyor.
Oysa bir ülkede yaşlılar, emekliler açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyorsa bu yalnızca ekonomik değil, ahlaki bir iflastır.
Bugün en düşük kira bedeli 20- 25-30 bin lira olmuşken emekliye 16- 18 bin lira maaş vermek, “ya aç kal ya da “inleye, inleye öl” demektir.
Çünkü sistemin önceliği emekli değil, bankalar, rant sahipleri, beton ekonomisi ve büyük sermayedir.
Ve soruyoruz:
Ömrünü bu ülkeye adamış insana reva görülen bu mu?





























