İnsanlar Kişilikleriyle Tanımlanır!

Toplumumuzda kişilik bozukluğu olarak yaşayan binlerce eş dost arkadaş hısım akrabalarımızla birlikte hiç tanımadığımız kişiler ve psikolojik bozukluğu olanlar günden güne çoğalmaktadır.
Bu kişilikli insanlar kibirli, yıkıcı eleştiriler yapan, nefret diliyle konuşan, sınır tanımayan, başkalarını küçümseyip kendini yücelten kişiler, Kur’an’da ahlaki bozulma, nefsi azgınlık, kibir, münafıklık, kalp katılığı gibi pek çok olumsuz vasıfla anlatılmıştır.
Şimdi bunu hem edebi hem de psikolojik açıdan detaylı inceleyip bu kişilik tipini deşifre edelim:
Bu tip insanlarla karşılaşmak, gerçekten de zihinsel ve duygusal olarak oldukça yıpratıcı bir deneyimdir.
Bu tip insanlar “kendini büyük görme” hastalığına tutulmuştur.
Eleştirileri kırıcı, aşağılayıcı, yıkıcı, moral bozcu, nefret besleyicidir.
Bunlar eleştirirken kılıç kullanır, eleştirilince pamuk isterler.!
Narsistler, kendilerini üstün hissetmek için başkalarını aşağılama ihtiyacı duyarlar. (“Narsist” fiziksel görünümüyle aşırı ilgilenen kişidir.)
Eleştirileri yapıcı değil, yıkıcıdır, çünkü amaçları karşıdakini ezmek ve kendi konumlarını yüceltmektir.
Moral bozucu, nefret besleyici eleştiriler, özgüven eksikliğinden ve içsel boşluktan kaynaklanan bir manipülasyon aracıdır.
Üslup, onların güçlerini sergilediği bir alandır. O nedenle
Doğru sözleri bile zehirleyerek sunmaları, sadece söylediklerinin değil, söyleyiş biçimlerinin de bir tahakküm aracı olduğunu gösterirler.
Bu tipler karşısındakini küçültür, dalga geçer, alay eder.
Etrafı öfkeyle gerer, sonra da "Ben açık konuşurum" diye övünür.
Sürekli laf sokar, ima eder, güler ama güldürmez.
Pasif-agresif davranışların ve sinsi manipülasyonların göstergesidir bu.
Doğrudan yüzleşmek yerine, ima ve göndermelerle karşıdakini rahatsız etmeyi küçültmeyi tercih ederler.
Kendi imajlarını korumak ve manipülasyonlarını sürdürmek için gerçeği çarpıtır, yalan dolanla
dili bükülür, aklı çarpılır ama o hâlâ kendisinden zekâ fışkırttığını sanırlar.
Bu, onların dünyasında normalleşmiş bir davranıştır!
İki yüzlülük ve münafık belirtileri
Bu insanlar genellikle söyledikleriyle yaptıkları bir olmayan, içten içe çürümüş karakterlerdir.
Onlar kendini müthiş konuşuyor sanır,
Kendilerini özel, eşsiz ve diğerlerinden üstün görürler.
Çevrelerinden aldıkları (ya da sandıkları) hayranlık onların besin kaynağıdır.
Tribünlere oynamayı, konuşmayı, manipüle etmeyi çok severler.
Çünkü insanlar şerlerinden korunmak için, hayranmış gibi davranmak zorunda hissederler kendilerini.
Gerçekte ne kadar sorunlu olsalar da kendi algılarında bir "deha" ya da aydınlanmış kişidirler.
Empati Eksikliği tarifini yapacak olursak;
Başkalarının duygularına karşı tamamen duyarsızdırlar. Kırdıklarının, üzdüklerinin veya zarar verdiklerinin farkında olsalar bile umursamazlar; hatta bundan "şeytani bir zevk" duyabilirler.
Düşmanlığı açık değil, ima yoluyla ifade eder,
Alaycı, küçümseyici, sabotajcıdır, Karşısındakini sinsice etkisizleştirirler.
Yaptıkları kötü davranışlardan ötürü herhangi bir pişmanlık duymazlar, aksine kendilerini haklı görürler.
Bu tür kişilere karşı ne yapmalıdır dersek;
Duymamazlıktan, anlamamazlıktan gelme" taktiği, aslında kendini koruma mekanizmasının bir parçasıdır ve çoğu zaman etkili olabilir.
Ortamı terk etmek veya konuyu değiştirmek en doğru tepkidir.
Toksik ortamlarda bulunmak, ruh sağlığını kemiren bir zehirdir.
Bazen “kaçmak” korkaklık değil, bilgeliktir.
Eğer davranışlar devam ederse, ortamı terk etme veya iletişimi tamamen kesme hakkınızı kullanmak gereklidir.
Fiziksel ve ruhsal sağlığınız, onların zehirli etkisinden daha önemlidir.
Yapmamız gereken ise;
Onunla tartışmaya girmemeli, Üslubuna kapılmamalı,
Sınır koymalı, Mümkünse uzak durmalı, Ona karşı adaletli ama mesafeli olunmalıdır.
“Sana iyilik yapana kul ol nede kötülük yapana benze!” Sözü asla unutulmamalıdır.!