“Gölgede Kalan Bir Gün: Babalar Günü”

Anneler Günü denildiğinde içi ‘pıt pıt’ eden, sosyal medyada duygusal mesajlar paylaşan, günler öncesinden hediyesini hazırlayan milyonlar var…
Ama Babalar Günü geldiğinde aynı kalp sesleri nedense biraz kısık çıkar.
Unutulduğundan değil belki, ama geri planda kaldığından…
Benim için Babalar Günü hiçbir zaman Anneler Günü kadar görünür olmadı.
Belki annelikle özdeşleşen şefkatin daha kolay sarılmasındandı…
Belki de reklamlardan kampanyalara kadar her şeyin anneleri parlatıp babaları sessiz bir köşeye bırakmasındandı…
Ama mesele sadece görünürlük değil.
Uzmanlar diyor ki: Babalarla çocukları arasında gerçek bir sevgi bağı kurulmadıkça, Babalar Günü hiçbir zaman hak ettiği anlamı kazanamayacak.
Çünkü toplumun zihninde hâlâ yaygın bir kod var,
Baba = Otorite.
Anne = Şefkat.
Bu anlayış, çocuğun kendini güvende hissettiği limanı hep anneye çekerken, babayı duvar gibi uzakta bırakıyor.
Oysa baba, sadece eve ekmek getiren değil; çocuğun elini tutan, diz çöküp göz hizasında konuşan, birlikte resim yapan, oyun oynayan, duygusunu paylaşan kişi olmalı.
Aile içinde görev paylaşımı yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da dengelenmeli.
Eğer çocukla kurulan o bağ sadece annenin sırtına yüklenirse,ne babalık gelişir, ne de çocukluk tam yaşanır.
Özellikle 3–6 yaş arası…
Uzmanların “fallik dönem” dediği bu dönemde, babanın çocukla kurduğu duygusal temas hayat boyu sürecek bir ilişkinin temeli oluyor.
Ama ne yazık ki birçok baba, ya kendi isteğiyle ya da eşin yönetici konumuna geçmesiyle bu sürecin dışında kalıyor.
Ve işte o zaman, sadece çocuk babadan uzaklaşmıyor… Babalar da, Babalar Günü’nden uzaklaşıyor.
Babalar Günü’nü anlamlı kılmak için önce bu zihniyeti değiştirmemiz gerekiyor.
Şefkat sadece annenin hakkı değil.
Kural koymak sadece babanın görevi değil.
Sevgi, ilgi, oyun, sarılmak, anlamaya çalışmak… Bunların hepsi her iki ebeveynin de sorumluluğu.
Bugün Babalar Günü.
Sadece hediye alınacak bir gün değil; bir özlem, bir telafi, bir anlayış günü.
Yanımızda olan babalara bir teşekkür, aramızdan ayrılanlara bir dua, ulaşamadıklarımıza bir iç geçirme günü…
Çünkü baba olmak sadece doğurmadığın bir kalbe yön vermek değil; o kalpte kendine bir güven duygusu yerleştirebilmektir.
Ve biliyorum ki…
Babasının eğittiği bir evlat, milletin de umududur.





























