SİZİN BOLU, TV BOLU…
Mesai bitmiş, imbat rüzgârı ılık ılık ensemde dolaşıyor. Kordon’da Karşıyaka’yı izlerken güneşi batırıyor, çayımdan bir yudum daha alıyorum ki telefonum cebimde titriyor. Ekranda tanıdık bir isim var, Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı benim “ahretlik” Mert Minisker. Telefonu açar açmaz müjdeleri peş peşe heyecanla sıralıyor.
“-Bizim Bolu vardı ya”
“-Evet Başkanım”
“-Yeniden çıkartacağız, senden de yazı istiyoruz.”
“-Şeref duyarım”
Neden bu kadar kısa bir diyalog biliyor musunuz? Biliyorum ki, bana hiçbir zaman “Bu konuda yaz, bu konuda yazma” denilmeyecek. Kalitesi yüksek olacak, gerekirse zarar edilecek.
Tek sebep bu mu? Elbette değil.
Ne demişler, “Bir kente ne kadar uzaktan bakarsanız, o kadar sorunsuz ve güzel görünür.” Sorunları, çirkinlikleri yazmak için değil, gördüklerimi paylaşmak için yazacağım artık. 616 kilometre uzaktan selamlar, duyan olursa…
***
BEN ISRARLA YAZACAĞIM, SEN İSTERSEN OKUMA
Türkiye haritasını gözünüzün önüne getirin, kabaca bir dikdörtgene benzeyen ülkemizin popülasyonu en yüksek kentleri arasında Bolu. Ankara’yla İstanbul’un ortasında olmanın nimetlerini, sanayi anlamında ne Kocaeli ne de Düzce kadar yiyemedik; yemeyelim de zaten. Bolu ileriye bir adım atacaksa mutlaka turizm konusunda atmalı. Peki, biz bu ekmeği nerede yiyeceğiz? 30 yıl sonra yapılan Yedigöller yolunda mı? Gelenleri keselemeye yönelik Abantçılıkta mı? Tanıtılmayan Gölcük’te mi, kaplıcalarda mı? Yerlisinin bir kere çıkıp kaymayı düşünmediği bile Kartalkaya’da mı?
İlk iş kamuya yani devlete düşüyor elbette. Bölgeye mutlaka günübirlik bir kayak tesisi açılmalı, vatandaşlar, uygun fiyatlarla bu sporla tanıştırılmalı. Bolu’da kayak, snowboard ve buz pateni kursları verilmeli. Bunlar devlet imkanlarıyla yapılmalı… Hatta ben belediye başkanı olsam kent merkezine bir buz pateni ve buz hokeyi salonu yapar, bir de takım kurarım. Erkeklerde 6, kadınlarda 7 takımın yarıştığı liglere damga vurur, Milli Takıma sporcu yetiştiririm…
Son akıbeti nedir muamma ama muhtemelen beş ay sonra seçilecek yeni belediye başkanı, geçmiş dönem Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz’ın “The Büyüksu” projesini kış sporlarına uyarlamalıdır.
Bolu’ya en çok yakışan örtü, kar yağdığındaki beyaz gelinliği… Ancak cefasını çektiğimiz bu güzelliğin sefasını sürüyor muyuz? Mesela kentimize bir fazla turist gelmesi için Bolulu gibi olduğumuz yerde beklemeli mi yoksa bu iş için diğer şehirler gibi çalışmalı mıyız?
Dört ay karın kalkmadığı Bolu’da bir kar ve buzdan heykel festivalini bu güne kadar yapmamak kimin ayıbıysa çıksın özür dilesin…
“La Yaren biz ne anlarız” demen, anlayan anladı…
