Zeynep Sude Yavuz
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

ÖCÜLER ARTIK KABAK TADI VERDİ!!

ÖCÜLER ARTIK KABAK TADI VERDİ!!
A- A+ Paylaş
Reklam

Korku sineması, dünya sinemasının önemli bir türü. Uzun yıllardan bu yana Türkiye’de ve dünyada çok başarılı korku filmleri, korku sever izleyiciyle buluştu. Korku/gerilim filmlerinde genelde klasik ögeler kullanılsa da yenilikçi fikirler ile aynı ögeleri daha yaratıcı vizyonla izleyici ile buluşturmak aslında mümkün.

ARTIK KABAK TADI VERDİ!

Türkiye’de yapılan korku filmlerini izlediğimde son yıllarda bir korku sever olarak sıkıldığımı fark ettim. Başarılı senaristler, oyuncular, yönetmenler elbet var. Kimsenin hakkı yenmez. Fakat artık “Cin, Büyü, Büyücü Kadın/Erkek, Sevdiği adamı kendisine aşık etmek isteyen kadın” vs. gibi konular ben gibi çok sayıda korku sever izleyiciye kabak tadı verdi. “İnsanları ağlatmak, güldürmekten daha kolay” der çoğu sinemacı. Ama değerlendirmelere baktığımızda bazı korku filmlerinde git gide klişe unsurlar sayesinde komedi filmiymiş gibi görmekteyiz. Korku sineması bana göre Türkiye’de çok monotonlaştı. Kültürel değerler kullanılarak insanları etkilemeye çalışan çok korku filmi var. 

 AMA BU KÜLTÜREL DEĞERLERİN ÇOĞU YANLIŞ YANSITILIYOR

Çok sayıda insan Türk korku filmlerinde işlenen bazı ögeleri gerçek zannediyor. Olayların çoğu zaten bazı gerçeklerin saptırılmış hali. Yani kültürde olan gerçek ile alakası bile yok! Aynı klişelerin tekrarlanması izleyicisini iter. Farklı arayışlar içerisine girmesini sağlar. İzleyici korku/gerilim ihtiyacını karşılamak istediği için farklı bir ürün tüketmek ister. Bir kayıp, bir kayıptır! 

Hal böyle olunca Türkiye’de türün değeri yavaş yavaş azalmaya başlayacak. İzleyicilerin filmler ile duygusal bağ kurmasını zorlaştıracak ve de yaratıcı fikir oluşturabilme potansiyeline engel koyacaktır. 

Zaten korku filmlerini genelde izleyiciler korkmak istediği için ya da kalp atışının adrenalinden, gerilimden hızlanmasını istediği için izler. Ama sürekli aynı konular, aynı “öcüler” filmlere koyulursa izleyici filmin sonunu zaten tahmin ettiği izlemek istemez. Etti iki kayıp.

BU TÜRE BOLCA YENİLİK LAZIM 

Profesyonellerin elbet bir bildiği vardır. Emeğe saygı, kimsenin işine karışmıyorum. Ama artık korkmak istiyoruz. Tabii “Öcülerden” değil. İnsanlar çok farklı konulardan da korkabilir. Korku duygusu sadece cin, seri katil, zombi vs. gibi klişe konulardan ibaret değildir. İnsan kendisinden de korkabilir, bir sandalyeden de…. Önemli olan konuyu senaryoda nasıl işlediğindir.

MONOTONLUKTAN ÇIKALIM ÖCÜLERDEN KORKMAYALIM

KORKU SEVERLER OLARAK NE İSTİYORUZ?

Bir örnek vermem gerekirse aklıma gelen ilk film mutlaka Darren Aronofsky’nin filmi “Mother!” olur. Türü Korku/Gerilim. İzlemeyenlere mutlaka tavsiye ediyorum. Çok sevdiğim bir senaristle uzun uzun bu film hakkında değerlendirmelerde bulunmuştuk. Dinsel ögeler öyle hoş işlenmiş, öyle metaforik anlatılmış ki ilk izlenimde anlaşılmıyor bile.  Filmdeki asıl mevzuyu 3. kez izlediğimde net olarak anlamıştım. Semboller, unsurlar öyle etkileyici ki uzun süre etkisinde kalmıştım. Korktum mu? evet korktum. Gerildim mi? evet gerim gerim gerildim. İnsanların duygularını harekete geçirmek için abartılı klişe unsurlara cidden gerek yok. Sağlam bir senaryo matematiği ile korkmayı unutmuş bir film severe bile unuttuğu duygular hatırlatılabilir. 

Sağlıcakla kalın! İyi haftalar…..

Çok okunanlar
Reklam
sanalbasin.com üyesidir