Oğuz Uçar
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

10 OCAK VE TÜRK BASINI'NIN ULUBATLI HASANI

10 OCAK VE TÜRK BASINI'NIN ULUBATLI HASANI
A- A+ Paylaş

Her yıl takvimlerin 10 Ocak tarihini gösterdiğinde, mesleğim adına ayrı bir gurur ve sevinç yaşıyorum. Çünkü ben, bu günü çalışan gazetecilere “Bayram” olarak armağan eden “Türk Basınının Ulubatlı Hasan’ı, Hasan Yılmaer”in, öğrencisiyim…

Peki, kimdir Hasan Yılmaer? 10 Ocak ile ilgisi nedir? Hemen anlatayım;

Cumhuriyet’in ilanından 6 yıl sonra 1929 yılında dünyaya gelen Yılmaer, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olmasına rağmen, aşık olduğu işi gazeteciliği meslek olarak seçti.

Türk Basın tarihinde “Şeyh’ül Muharririn/ Yazarların Üstadı” diye anılan Burhan Felek başta olmak üzere, yeri asla doldurulamayan Abdi İpekçi, Nezih Demirkent, Çetin Emeç gibi bir çok usta gazeteci ile birlikte çalıştı. Türk Haberler Ajansı ve Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürlüğü yaptığı dönemlerinde Anadolu’nun dört bir yanında bu mesleğe insan yetiştirdi. Türkiye’de “Ajans Gazeteciliği”nin babası oldu.

Bülent Ecevit gibi bir siyasi liderin, “Gel partimizden Milletvekili ol. Daha sonra da size bakanlık verelim” teklifini kibarca reddetti. Onun aklı ve yüreği hep mesleğinde oldu. Yakın çevresinde olanlara da, kendisindeki meslek aşkını aşıladı. İşini severek yaptığı için bir çok gazeteciye “rol model” oldu. 

* * *
1960 ihtilali olduğu dönemde Milliyet Gazetesinde Yazı İşleri Müdürlüğü yapıyordu. Gazeteciler o güne kadar patronların iki dudağı arasında çalışmak zorundaydı. Gazeteciler Sendikası’nın Başkanlığına seçilince, gazetecilerin sosyal hakları için harekete geçti. 

Hukukçu kimliği ile 212 Sayılı yasanın taslağını hazırlayıp hükümete iletti. 
Bu istekler kabul görüp 4 Ocak 1961 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanınca, gazete patronları neye uğradıklarını şaşırdı.

O dönemin Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah gazetelerinin patronları bir araya gelerek “Çalışan Gazetecilere göz dağı vermek” amacıyla 3 gün süre ile yayınlarını durdurma kararı aldı. Türk Basın tarihine “Dokuz Patron Olayı” olarak geçen bu gelişme karşısında Hasan Yılmaer ve arkadaşları geri adım atmadı. 

Meslek hayatı boyunca “Arı Kovanına çomak sokmak”tan yorulmayan Hasan Yılmaer, 10 Ocak 1961 tarihinde gazetecileri Cağaloğlu’ndaki İstanbul Valiliğine doğru yürüttü. Başta kendisi olmak üzere o günün gazetecileri “Yasa ile tanınan sosyal haklarımızdan vazgeçmeyiz” diyerek haykırdı. Patronların “3 gün gazete çıkartmıyoruz” tavrına yanıt olarak da “BASIN” adını verdikleri bir gazeteyi devreye soktu. 

Gazete patronları basın emekçilerinin bu tepkisini tedirginlikle izledi. Gazetenin 3’ncü sayısına “Basın emekçileri olarak elde edilen haklarımızın korunması konusunda elbirliğiyle mücadele edeceğiz” notunu düşen Hasan Yılmaer işte böyle “Türk Basınının Ulubatlı Hasan’ı” oluverdi.

* * * 

Ama ne yazık ki; 12 Mart 1971 askeri müdahalesine kadar “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanan 10 Ocak, “Bayram” olmaktan çıkarıldı. O günden sonra “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlandı.
 
Günümüzün gazetecilerine bakıyorum; Onlar mesleki hakların kazanılması için mücadele veren ne Hasan Yılmaer’i ne de onun arkadaşlarını tanımıyorlar. Eskiden “Bayram” olarak kutlanan bir etkinliğin neden “Gün” olarak değiştirildiğini de bilmiyorlar!
Mesleki kazanımlar açısından 1961 yılınının gerisine nasıl düştüklerini bile göremiyorlar!

* * * 
Bugün ülke genelinde 3 bin 256 medya kuruluşu var. Bunun yüzde 97’si, iktidar tarafından kontrol ediliyor. Buralardaki gazetecilerin büyük bir çoğunluğu sendikasız çalışsalar da, kendi haklarının peşinde koşmuyor, koşamıyor! 

Ama iktidarın resmi sözcüleri gibi hareket ederek gazetecilik (!) yaptıklarını sanıyorlar. 
İktidara muhalif gazeteciler ise, ya gözaltına alınıp tutuklanıyor! Ya da onların çalıştıkları kurumlara para cezaları yağdırılıyor!

Böyle bir tablo içinde, siyasilerin 10 Ocak tebrik mesajlarını (!) hiç anlamıyorum.

* * *
Halbuki basın; yasama, yürütme ve yargı’dan sonra gelen bir güç olması gerekiyor! 

Özgür basının olduğu ülkelerde herkes işini yapıyor. Yaşam kalitesi, sürekli yükseliyor.
Devlet güçlü, halk da mutlu oluyor!

Kim ne derse desin;
Basın özgürlüğü, gazetecilere tanınan özel bir imtiyaz değildir!
Basın özgürlüğü halkın haber alma hürriyetidir! Gazeteciler, TBMM’de Millet adına yasama görevi yapan Milletvekilleri gibi halkın haber alma hürriyetinin temsilcileridir.

Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1925 yılında “Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir” diyor.

Şimdi bakıyorum da; “Neredeeeen, nereye geldik!”

Ömrünün 68 yılını bu mesleğe veren, Hukukçu kimliği ile Türk Basınına 10 Ocak Gazeteciler Bayramı’nı armağan eden ve 19 Ekim 2013 tarihinde aramızdan ayrılan saygıdeğer büyüğüm, Türk Basını’nın Ulubatlı Hasan’ı Hasan Yılmaer’i hiç unutmadım, unutmayacağım. 
Kendisini ve kıymetli eşini saygı ve rahmetle anıyorum.



 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

5 yorum yapılmış

  • Semra İğtaç (3 ay önce)
    Bu yazınız, basın özgürlüğünün vazgeçilmez bir parçası olarak, tarihe not düşülmüş anlamlı bir manifestodur. Bu cesur duruşu kutlarım!
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Suat Yatmaz (3 ay önce)
    Oğuzcuğum, tarihe ışık tutan bir yazı kaleme almışsın. Emeğine sağlık. Sen, ustana sadık, sana öğretildiği gibi mesleğine saygılı, vefakar bir gazetecisin. Örnek gazeteciliğinin yanı sıra iyi bir insan olan Hasan Yılmaer in özellikle genç meslektaşlarına vereceği çok şey vardı, erken gitti. Huzur içinde uyusun. Bu gün gazeteciyim diye peydahlananları gördükçe Hasan abileri daha çok özlüyoruz.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Robin (3 ay önce)
    Bu ulkenin kurucusu yuce onder M.Kemale dil uzatiliyor ulkemde kimseden cit cikmiyorken bu yazi cok anlamli bence.Vefa sadece bir semtin adi degil anlayana..Degerleri unutmamak ve yaptiklarini , mucadelesini dile getirmek ancak erdemli insanlarin , nankor olmayanlarin kalitesinde bulunur..Bu anlamda sizler gibi gazetecilerin ulkemize en cok ihtiyac duydugu su zamanda yazi cok anlamli.Kaleminize saglik..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Taner Başer (3 ay önce)
    Gazeteciler bayramı , Çalışan gazeteciler günü derken Bu günde cezaevindeki gazeteciler günü diye anılacak galiba
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Oğuz (3 ay önce)
    Oğuzcuğum, Gazeteci Hasan Yılmazer'-i, rahmetle anıyorum.. Bilgilendirici yazınızı büyük bir zevkle okudum. Seni tebrik ediyorum.. Başarılarının devamını diliyorum..
    %100
    %0
    Yanıtla

Oğuz Uçar yazıları

Manşet Haberler

Çok okunanlar
Reklam
sanalbasin.com üyesidir