NEYİZ BİZ? İNSAN MI? HAYVAN MI? / WİLLİAM GOLDİNG
Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Son bir yılı toplum açısından
değerlendirirsek bizi en üzen ve yaralan olaylar sanırım kadın cinayetleri olmuştur. Giderek
artan ve önüne geçilemeyen cinayetler.
Geçenlerde William Golding’in yazdığı “Sineklerin Tanrısı” adlı kitabını okumaya başladım.
Kitap, ıssız bir adaya düşen çocukların giderek yasalardan ve toplum kurallarından
uzaklaşmasını ve insanın temelinde yatan korkunç tarafın ortaya çıkmasını ele almaktadır.
Kitabı okurken, katiller de masum birer çocuktu ve nasıl bu hale geldiler, sorusunu sormuş
bulundum. Eminim bu soruyu soran birçok insan olmuştur. Nasıl bu hale geldik?
“Belki… Bir canavar vardır. Belki sadece o biziz.”
21. yüzyıl, uygarlık ve medeniyetin en üst seviyede yer aldığı bir çağ olarak tanımlanmakta.
Evet bilim ilerledi, makineler yapıldı. Pek çok alan kendine bu çağda bir yer buldu. Peki
insanlar? İnsanlar bu çağın içerisinde sadece bedenleriyle var. Düşünceler, ilişkiler, duygular
ise neredeyse yok gibi. Kalplerimizin içinde gizlenen karanlık bir yön var ve bunu çıkartıp
çıkartmamak da bizlere kalmış.
“Canavar kılık değiştirmişti. İnsan kılığına girmişti.”
Golding, yeni doğan her çocuğun yaratıcının insandan umudunu kesmediğinin kanıtı olarak
görmüştü. Yeni doğan her çocuk insanlığın kurtuluşu için bir umut aslında. Ancak o
çocukların bazıları insanlığın vahşeti olmuş durumda. İnsan, güç elde ettikçe veya güçlü
sıfatını kendine bahşedilmiş bir armağan gibi gördükçe bunu diğer insanlar üzerinde
kontrolsüzce kullanmaya başladı. Öyle ki, geçmişini tanımaz hale geldi. Benliğinden giderek
uzaklaştı. Duygularından, düşüncelerinden… İnsan olmaktan çıktı gitti.
“Neyiz biz? İnsan mı? Hayvan mı? Yoksa vahşiler mi?”
İçinde bulunduğumuz çağı bir kelime ile anlatmak istesem bu “Tedirginlik” olurdu. Özellikle
sağlam bir kişilik oluşturamayan bireyler toplumda potansiyel bir tehlike olarak var olmakta.
Bu bireyler topluma korku ve tedirginlik salmakta. Böyle bir toplumda nasıl insanca yaşanır
ki? Nasıl özgür olunur? Nasıl?
“Sanki biri var, senin hep peşinden gelen.” (Kadın cinayetlerine ithafen)
Sözcüklerin tıkandığı ve düşüncelerimizi olağan biçimiyle aktaramayacak noktaya geldik.
Son olarak yazarın sözüyle veda edersek;
“Senin de, kan dökme merakının da Allah belasını versin.”