Devam etmekte olan bu yazı serimizde akut – kronik – dejeneratif hastalıkları anlamaya çalışıyoruz. Bugünkü yazımızda daha çok kronik hastalıklar üzerinde duracağız.
Önce kronik hastalığın ne olduğunu hatırlayalım: Kronik hastalıkları WHO (dünya sağlık örgütü) uzun süren ve yavaş ilerleyen hastalıklar diye tarif eder. Bütün kronik hastalıkların başlangıcı akut şeklinde olabilir der.
Bu gruba örnek olarak diyabet, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, kronik romatizmalı hastalıklar, kanser, vs. gösterilebilir.
Aslında hastalıkları birbirinden bağımsız görmenin pek mümkün olmadığını biliyoruz. Yukarıdaki izahta da ifade edildiği gibi bütün kronik hastalıkların başlangıcı akut şeklinde olabildiği gibi dejeneratif hastalıklarda kronik hastalıklara sebep olabilmektedir.
O zaman kronik hastalıkların oluşmasını önleyebilmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususları şöyle sıralayabiliriz:
Haklı olarak yukarıda saydığımız hususların vücudumuzda neden kronik hastalıklara (aslında aynı hususlar akut ve dejeneratif hastalıklara da sebep olur) sebep olduğunu merak ediyorsunuz.
Mesela diyebilirsiniz ki adı üzerinde “ilaç” diyorsunuz. İlaç artıkları mesela vücutta neden iltihaba sebep olsun veya kansere sebep olsun?
Veya İmmün artıkları neden alerjik hastalıklara sebep olsun?
Veya hazır gıda neden kalp krizine sebep olsun?
Ya hareketsizliğin kanserle ne alakası olsun ki?
Hele de belki de doktorların cilt kanseri yapıyor diye yerden yere vurdukları güneşten faydalanmamak neden hasta yapsın?
Bu ve benzer soruları alabildiğince uzatabiliriz. Bu soruların cevaplarını bir sonraki yazımızda vücudun “Baz ve Asit dengelerini” incelerken bulmaya çalışacağız.
Devam edecek…