POSTACI KAPIYI 22 YIL SONRA ÇALDI

Nilüfer Ertem Özkan’ın Kaleminden “Dosta mektup yazma vakti gelince Yazar postalarım kısmet olunca Mektubumun mahiyetin bilince Kul yanmazsa ben yanarım sultanım” / Abdürrahim Karakoç

POSTACI KAPIYI 22 YIL SONRA ÇALDI
A- A+ Paylaş
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
Reklam

 10 Haziran 2002 günü, Milli Eğitim Bakanlığı Özel KalemMüdürlüğü’nden, Bakan Metin Bostancıoğlu imzasıyla çıkan bir yazı, kısa zamanda tüm ülkeyi heyecanlandıran bir mektup kampanyasına dönüşür. Yazıda, Ulaştırma Bakanlığı’nın başlattığı Cumhuriyet’in 100.Yılı’nın kutlanacağı “2023 Yılına Mektup” kampanyasında yazılacak mektupların PTT tarafından özel zarf ve pullara konup teslim alınarak, 2023 yılına kadar muhafaza edileceği belirtilmekte, öğretmen, öğrenci ve velilerle birlikte Bakanlık mensuplarının kampanyaya katılmaları istenmektedir.

21 yıl sonrasına mektup yazmak fikri ayrı güzeldir, mektupların “Atatürk’e ve Cumhuriyet’e armağan” olacağı düşüncesi ayrı güzel…

Her sabah kahvesini içerken gazetesini okuyan emekli öğretmen, yazar Cahit Dinçtürk de mektup kampanyasının haberini görür görmez, Cumhuriyet’in 100. Yılı düşünü kurar önce. Ne mutluluk olacaktır kim bilir, Cumhuriyet fidanının asırlık bir çınara dönüşüne tanıklık etmek. Sonra gözlüklerinin üzerinden sevgili eşi MüjgânHanım’a bakar, kararını verir. Şayet yüzüncü yıla bir imza bırakılacaksa, isimleri yan yana yazılmalıdır.

Dinçtürk çifti, birlikte mektup yazma fikrini benimseyince, mektubu kime yazacaklarını konuşurlar uzun uzun. Tek bir mektup yazacaklardır, çocukları Murat ve Melike arasında ayrım yapmak istemezler. Torunlar arasında da ayrım olmaz elbette ama ilk göz ağrısı her zaman başkadır. Böylelikle mektuplarını ilk torunları Barış’a yazmaya karar verirler. Yazarlar ve bin bir özenle imzalayıp,dua ve umutlarını da zarfa koyup PTT aracığıyla geleceğe gönderirler.

İzzet Baysal Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi, Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Onur Üyesi ve Bolu Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, Bolu Basını’nın simge isimlerinden ve bu satırların yazarının da meslekteki ilk ustalarından olan Cahit Dinçtürk’ü mektubun yazılışından yalnızca iki yıl sonra, 2004’te kaybettik. Eşi Müjgân Hanım da mektubun sahibine teslim edilmesine iki yıl kala, 2022 yılında hayata veda etti. Lakin “söz uçar, yazı kalır” misali, yazdıkları mektup, adresini değiştiren torunlarına Cumhuriyet’in 100.Yılı olan 2023’te ulaşamasa da, 2024 yılının son ayında PTT çalışanlarının uğraşlarıyla teslim edildi.

Tam 22 yıl önce babaannesi ve dedesi tarafından yazılmış mektubu şaşkınlıktan titreyen elleriyle açan Barış Dinçtürk, mektupta belirtildiği gibi “o tarihte orta yaşlı ve olgun bir erkek” tir artık. Ancak Dinçtürk’ler, yine içlerine doğar gibi tahmin ettiklerince “biz ise belki o günleri göremeyeceğiz” cümlesini torunlarına acı bir türkü gibi fısıldarlar satırlardan.

“Seni ne çok severdik, bilemezsin” derler torunlarına ve ilave ederler ; “sana nasıl kahvaltı yaptırdığımı, seni nasıl doyurduğumu, nasıl öğle uykularına yatırdığımı, babaannenin seni nasıl sevdiğini, seni deniz kenarlarında nasıl takip ettiğimi hatırlayacağını umarım.” İnsana yetecek tek şeyi tüm kalbinden geçirir Cahit Hocamız, insan hatırlanmak ister.

Mektuplarında “Sevgili Barışımız” diyerek hitap ettikleri torunlarına hayatla ilgili öğütler verir Dinçtürk çifti. Sevgiyi, hürmeti,çalışkanlığı, azmi önemseyerek, torunlarına inançlarını vurgularlar. Ak kâğıda oya gibi işlenmiş, belli ki tek seferde ama ince ince düşünülerek yazılmış mektup Barış Dinçtürk’e değil, hepimize yazılmıştır adeta. Bolu ağır 1999 depreminden çıkmıştır, yaralar tazedir, ekonomik krizler o dönemin cümlelerine de sinmiştir. Torunları için gönüllerinden geçenleri koşullar yüzünden yapamamış olmanın burukluğunun saklandığı satırlara, her şeye rağmen tek bir gerçek duygu hâkimdir, sevgi : “Seni hep sevdik ve hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık.”

2002 yılında penceresinden Bolu’yu seyreden Cahit Hocamız dünyanın 22 yıl sonra yaşayacağı bu kirli, paslı çağı tasavvur edebilir miydi, bilinmez. Bugün bildiğimiz, Müjgân Hanım’la birlikte, torunları aracılığıyla bize son bir ders verdikleri.

Mektubunuzu aldık Hocam.

 Ne sevginizi Barış, ne öğrettiklerinizi biz...

     Unutmadık, unutmayız.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için hazırlanan Bolu Gazeteciler Cemiyeti Özel Gazetesi’ndeki bu yazı, tüm gazeteci meslektaşlarınız adına mektubunuza cevabımız olsun. Mektuplar cevabını, sevgiler karşılığını bulsun…

 

Reklam

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Manşet Haberler

Çok okunanlar
sanalbasin.com üyesidir