Fotoğraf karelerinden Cumhuriyet'e bakmak

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümüne özel hazırladığımız gazetemiz için, Mudurnu’da çektiği fotoğraflarla Cumhuriyet’in getirdiği dönüşümün Anadolu’daki en büyük tanıklarından biri olmayı başaran Ahmet İzzet Bengüboz’un Bilkom tarafından İstanbul ve Ankara’nın ardından fotoğrafların çekildiği yerde, Mudurnu’da açılan fotoğraf sergisini ziyaret ettik.

Fotoğraf karelerinden Cumhuriyet'e bakmak
A- A+ Paylaş
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

HABER: Nilüfer ERTEM

“Yüz Yıllık Miras: Bengüboz” adıyla sunulan, cam filmlerden dijitale aktarılan ve koruma altına 1018 fotoğraf karesi, genç Türkiye’nin 1923-1939 yılları arasına yolculuk yapmanızı sağlarken, sergiyi gezenleri Cumhuriyet coşkusuna ortak ediyor. 

DEDEDEN TORUNA BENGÜBOZLAR

Mudurnu halkının yanında ülkemizin dört yanından gelen tarih ve fotoğraf meraklılarının ilgi gösterdiği serginin açıldığı Fuatbeyler Konağı’nın bahçesinde Ahmet İzzet Bengüboz’un torunu Mehmet Kadri Bengüboz ile konuşuyoruz. Bengüboz’un ilk torunu olan 73 yaşındaki Mehmet Kadri Bey, yaşından beklenemeyecek çevikliği ve takım elbisesiyle karşılıyor bizi:

“Dedemi kaybettiğim 19 yaşıma kadar, onunla aynı evde yaşadım. Sergiye konulan fotoğrafların bir kısmına çekilirken tanıklık etme şansı yakaladım. Dedem 1917’de, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mısır’da İngilizler’e esir düşmüş. Esareti sırasında bir İngiliz subayından İngilizceyi ve fotoğrafçılığı öğrenmiş. Otuz ay esir hayatının ardından döndüğü Mudurnu’da önce bir yıl öğretmenlik yapmış, ardından Mudurnu’nun ilk nüfus memuru olmuş. Esir kampında öğrendiği fotoğrafçılığı ilerleterek devam ettirdi. Pertev Naili Boratav’ın Kaymakam olduğu dönemde birlikte Mudurnu için çalıştılar. Dokuz yıl askerlik yaptığından olsa gerek, çok disiplinli ve titizdi. Dedemin bu özellikleri bana da sirayet etti, örneğin hayatımda hiç kot pantolon giymişliğim yoktur.”

Cumhuriyet’in ilk yıllarının Mudurnu’sunu dede Bengüboz’un fotoğraflarında görüp, seksenli yıllardaki Mudurnu’ya da torun Bengüboz’un anlattıklarıyla gidiyoruz:

“Mudurnu’da doğup büyüdüm, Orman İşletme Personel Şefi olarak 25 yıl çalışıp emekli oldum. Dedemden öğrendiğim fotoğrafçılığı devam ettirdim. Halk Eğitim Merkezi’nde fotoğraf dersleri verdim. Makinelerim halen durur, saklıyorum. Dedem sıradan bir fotoğrafçı değil, fotoğraf sanatçısıydı. Onun bu sanatçı yönünü ben müzisyen olarak icra ettim, Mudurnu Orkestrası’nda bateristlik yaptım. O dönemler caz müzik icra ederdik, ünümüz yayılmıştı, Bolu’da program yapar, önemli etkinliklere ve şehrin ileri gelen kişilerinin düğünlerine çağrılırdık. Rahmetli komutanımız Eşref Bitlis düzenli olarak bizi dinlemeye gelirdi.”

TARİHÇİ GÖZÜNDEN BENGÜBOZ

Dr. Ayşe Ege Yıldırım’ın küratörlüğünde açılan serginin araştırmacılardan olan ve fotoğraf okumalarıyla sergiye destek verenler arasında yer alan BAİBÜ Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuray Özdemir Tiryaki, sergiyi çok önemli buluyor. Bengüboz’un dünya çapında bir değer olduğunun fotoğrafları yakından inceleyen ülkemizin fotoğraf duayenleri Ara Güler ve Coşkun Aral tarafından belirtildiğini açıklayan Nuray Hoca, Prof Dr. Filiz Yenişehirlioğlu’nun da “sayıca başka örneği yok” diyerek serginin değerini ifade ettiğini aktarıyor. Sergi12 Temmuz 2016’da İstanbul’da, Onur Başkan’ın girişimleri ve Koç Üniversitesi işbirliğiyle açıldığında fotoğraf sanatçısı Ara Güler’e sergiyi bizzat gezdirdiğini anlatan Prof.Dr.Nuray Özdemir Tiryaki, Ara Güler’in, Bengüboz’un fotoğraflara ince fırçalarla yaptığı rötuşlara hayran kaldığını ve döneminin çok ilerisinde bularak, sanatçı yönünü övdüğünü gururla ifade ediyor.

Bir Cumhuriyet kadını olarak, genç yaşına rağmen “profesör” unvanını hak etmiş ve üniversitemizde Tarih Bölüm Başkanlığına yükselmiş olan Nuray Hocamız, Bengüboz’un Mudurnu’da nüfus memurluğu yaptığı yıllarda çektiği fotoğrafların cam filmlerini evinin çatısındaki kutularda arşivlediğini, taşınma sırasında kimi filmlerin kırıldığını, kırılanların dereye atıldığını, kiminin taşınmalar sırasında kaybolduğunu ve yıllar sonra bulunanların kurtarıldığını söylüyor. 80’li yılların başında dönemin büyük firması Mudurnu Tavukçuluk’un katkısıyla Fransa’da bastırılan fotoğraflar, firmanın yurdun farklı yerlerinde açılan restoranlarının duvarlarını süslemiş. Günümüzdeki sergilerden önce fotoğrafların uzmanlardan kurulu bir ekip tarafından, ciddi bir çalışmayla titizlikle okunduğunu vurgulayan Tiryaki, konuyla ilgili akademik yayınlara da imza atmış. Doktorların hastalığı teşhis etmek için röntgen filmlerinden faydalanmaları gibi, tarihçiler için de fotoğrafların döneme ışık tuttuğunu anlatıyor.

Bir Anadolu kasabasının Cumhuriyet’le aydınlanmasının fotoğraflarda kare kare göründüğünü söyleyen Prof.Dr. Nuray Özdemir Tiryaki, fotoğraflara baktığında ne hissettiğini sorduğumuzdaysa “Umut” diye yanıtlıyor bizi, “Yüz yıl önce bunlar yaşandıysa, şimdi neler başarılmaz.”

Reklam

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Manşet Haberler

Çok okunanlar
sanalbasin.com üyesidir