Türkiye Emekli Subaylar Derneği Bolu Şube Başkanı Emekli P. KD. BNB. Kıbrıs Gazisi Ahmet Şerafettin Yamaner,30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 102. yıldönümünde önemli açıklamalar yaptı.
Yamaner 30 Ağustos Zaferi'nin Türk milleti açısından büyük önem arz ettiğine dikkat çektiği açıklamasında, 30 Ağustos'un Türk milletinin emperyalizme karşı aldığı büyük bir zafer olduğunu söyledi. Kurtuluş Savaşı'nda Türk Ordusu'nun en büyük gücünün yetişmiş subaylar olduğunu dile getiren Ahmet Şerafettin Yamaner, harb okullarının önemine de dikkat çekti.
Yamaner yaptığı açıklamada, "Bu zafer, sırtına saplanan esaret hançerini ulusça söküp atan, özgürlüğünü almak isteyenleri tüm dünyanın önünde dize getiren Türk ulusunun diriliş destanıdır. 30 Ağustos Zaferi kazanılmasaydı, ne İstanbul’un fethini, ne Çanakkale Zaferini, ne birçok ilin kurtuluşunu ne de Malazgirt Zaferini kutlayacağımız Türkiye olmazdı. İşte bu zaferleri kutluyorsak, bunu 30 Ağustos Zaferine borçlu olduğumuz bilinmelidir. Mustafa Kemal Paşa’nın dediği gibi Büyük Taarruzun her muharebesi askerlik sanatının harikasıdır. Çünkü her muharebe iyi düşünülmüş, iyi planlanmış ve iyi uygulanmıştır. Muharebeyi yöneten subayların hepsi komutanlık kabiliyetlerini ve yiğitliklerini bu muharebede ispatlamışlardır.”
BÜYÜK TAARRUZ TÜRK ULUSUNUN ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIĞIN ÖLÜMSÜZ ANITIDIR
Büyük Taarruz Türk Ulusunun özgürlük ve bağımsızlığın ölümsüz anıtıdır. Bağımsız bir devlet kurmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi doğunun pençesinden kurtarmışsak, minarelerimizde ezan seslerini duyabiliyorsak, nefes alıyorsak herşeyi Falih Rıfkı Atay’ın dediği gibi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz. Mustafa Kemal’in halkına güven duyması, birleştiriciliği Çanakkale Savaşında “Ben size çekilmeyi değil ölmeyi emrediyorum.” Diyen bir komutanın emri ; “Allah Allah” diyerek düşmana saldıran Mehmetçiğin komutanına inanması, güvenmesi ve ona kurtarıcı gözüyle bakması kurtuluş hızını arttırmıştır.
MEYDAN MUHAREBESİ DENİLİNCE AKLA SAKARYA, DUMLUPINAR GELİR
Meydan Muharebesi denilince akla Sakarya gelir. Dumlupınar gelir. Böyle kesin sonuçlu muharebelere “Ölüm Kalım Savaşı” denir. Meydan Muharebelerinin sonunda bazı devletler batar veya devletler doğar. 102 yıl önce artık öldüler, bittiler denilen Türkler Anadolu’nun ortasında bir yıl içinde iki büyük Meydan Muharebesini kazanarak bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuşlardır.
TÜRK MİLLETİNİN EMPERYALİZMİ DİZE GETİRDİĞİ TARİHTİR
30 Ağustos Türk Milleti'nin emperyalist güçleri dize getirdiği, emperyalizmi yendiği zaferin adıdır. Türk Ordusu orada sadece Yunan Ordusu'na karşı bir zafer kazanmamıştır. Yunan Ordusu'na ekonomik olarak, silah olarak, techizat olarak her türlü desteği veren emperyalist batı devletlerini de yenmiştir. Şu anda da durum farklı değil, Ege'de Akdeniz'de karşımızda sadece Yunanistan yok. İngilitere'den Fransa'ya, Amerika'dan Almanya'ya batılı devletlerle yürütülen bir mücadele söz konusu.
İLELEBET MESUT VE BAHTİYARIM
Eşsiz Başkomutan Gazi Mustafa Kemal kazanılan Büyük Zafer hakkında şunları söylüyor. “ Türk Ordusunun, Türk Zabitan ve Kumanda heyetinin yüksek Kudret ve Kahramanlığı tarihte bir kere daha tespit edilen muazzam bir eserdir. Bu eser Türk Milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı bir ordunun Başkomutanı
olduğumdan ilelebet mesut ve bahtiyarım.” Kendine olan güvenini, hukuka olan saygısı o kadar yüksekti ki Erzurum’da askerlikten istifa ederek kendini her rütbenin üstünde tutmasını bildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi oy birliği ile 5 Ağustos 1921 günü Mustafa Kemal Paşa’ya savaşı yönetmeye ilişkin yetkilerini içeren “Başkomutan” ünvanını verdi. Meclis yetkiyi verdikten sonra, Mustafa Kemal Paşa, Milli Egemenlik ilkesine bağlılığını gösteren bir önergeyi meclise vererek bu yetkinin üç aylık bir süreyle sınırlandırılmasını istedi. Başkomutan olduğunda, kendisinin rütbesi Osmanlı Divan-ı Harbi Örfi mahkemesince alınmıştı. Başarılı olmak için komutanın rütbeye, Mehmetçiğin kıyafete ihtiyacı yoktu. “Efendiler para vardır, para yoktur. İster olsun, ister olmasın. Ordu vardır.” Diyerek Türk’ün askeriyle güçlü olduğunu belirtiyordu.