Sonbahar geldi, ancak beklenen yağışlar halen görülmedi. Özellikle İstanbul’a su sağlayan barajlarda düşen seviye endişe yaratıyor. Aniden bastıran şiddetli yağışlar ise kuraklığa çare olmaktan fazlasıyla uzak. Eylül ayı bugüne dek kurak geçti. Peki tablo ekim ve kasım aylarında değişecek mi? Daha da önemlisi yer altı sularını doyuran kar yağışı bu yıl görülecek mi? İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Meteoroloji Uzmanı Dr. Güven Özdemir, TRT Haber'e yanıtladı.
“Kurak bir dönemdeyiz” diyen Özdemir, “2022 Eylül’ünden bugüne kadar tüm Türkiye’yi düşündüğünüzde ciddi bir yağış almadık. Yerel olarak aldığımız yağışlar ise ya bir sele sebep oldu ya da kuvvetli bir şekilde olduğu için hiçbir faydası olmadı” ifadelerini kullandı.Doğu Karadeniz hariç Türkiye’nin hiçbir bölgesinde neredeyse eylül ayının sonuna dek etkili bir yağış görülmeyeceğini ifade eden Dr. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belki yerel ufak tefek yağışlar olabilir. Onun da barajlarımıza bir etkisi olacağını tahmin etmiyoruz. Tabii ki ekim ve kasım aylarında mevsim itibarıyla havalar soğuduğu için gerekli yağışları alma ihtimalimiz yüksek."
"Bu yağışlar bizi sevindirecek. Çünkü kuzey kutbunda buzlanmada artış gözleniyor. Sibirya'da ekim ayında kar yağışlarının olması ve kar örtüsünün fazlalığı bizim için olumlu olacak. Böylece kış aylarında da kar yağışı alma ihtimalimiz biraz daha artacak.”
Bu yağışlar kuvvetli olduğu taktirde olası bir felakete sebep olabilir mi? Özellikle geçtiğimiz günlerde Libya’da yaşanan sel felaketi sonrası, “Benzer bir durum Türkiye’de de görülebilir mi?” sorusu akıllara en fazla gelen konulardan biri.
Dr. Özdemir bu soruyu, “Libya'daki gibi büyük bir afet görülme ihtimali yok” diye yanıtladı:
“Çünkü orada Akdeniz üzerinden giren ve derinleşen bir tropikal siklon vardı. Gittikçe etkisini artırdı, karaya çıkınca da bütün kapasitesindeki suyu maalesef oraya bıraktı. Barajların yıkılmasıyla birlikte de büyük bir afet meydana geldi.”
Buna karşın Türkiye’de hortum ya da sel olaylarının görülebileceğine dikkat çeken Dr. Özdemir, “Eskisi gibi çok sakin ya da saatlerce devam eden yağışlar göremeyebiliriz. Ancak kuvvetli yağışlar olabilir” diye uyarıda bulundu.
Türkiye’yi sert bir kış mı bekliyor?
Kış mevsiminin nasıl geçeceği de merak konusu!
Dr. Özdemir, “Hiç kimse kışın çok şiddetli geçeceğini veya karsız geçeceğini söyleyemez. Çünkü şu anda okyanuslarımız, denizlerimiz çok sıcak. 4-5 derece bir sıcaklık farklılığı var. Karadeniz 30 dereceyi buldu, Ege ve Marmara da aynı şekilde. Akdeniz ise zaten sıcak" dedi ve şunları ifade etti:
“Karadeniz üzerinden gelen soğuk hava filtrelerinin kuvvetli nem ve buharlaşmayla birlikte o bölgede oluşacak siklonla birlikte karaya çıktığında yağış bırakmasını bekliyoruz. Ancak bu çok şiddetli olduğu takdirde yıkım şeklinde olacaktır. Kuvvetli bir şekilde gelmezse istediğimiz yağışları alabiliriz. Özellikle Karadeniz ve Marmara Bölgesi yağış alacak gibi duruyor.”
İlk kar ekim ve kasım aylarında…
Kar yağışının ise özellikle Karadeniz’in yüksek kesimlerinde ekim ve kasımdan itibaren görüleceğini öngördüklerini söyleyen Dr. Özdemir, bunun ne denli önemli olduğunu şöyle ifade etti:
“Yağmur hızlı bir şekilde yağıyor, akıp gidiyor. Halbuki yavaş yağması lazım ki toprak çeksin. Ancak kar yağdığı zaman ilk önce toprağın üzerini örtüyor. Sonra güneş vurdukça yavaş yavaş eriyerek yeraltı sularını oluşturuyor. Bunun da toprağa çok faydası var."
"Toprağın üzerinde bir örtü, yorgan gibi oluyor. Kuvvetli yağışlar yağmur olduğu zaman maalesef tarım alanlarının üzerindeki kaymak tabakası da dediğimiz verimli olan kısmı da alıp götürüyor. Toprağı verimsizleştiriyor, tuzlanma meydana geliyor. Toprak bir müddet sonra artık tarım alanı olmaktan çıkıyor.”
Dr. Özdemir, olası yağışların yaratacağı felaketlerden korunmak için özellikle Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün uyarılarına kulak verilmesi gerektiğini söyledi:
“Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün radar meteorolojisi kısmı var. Burada anlık havadaki bulutların hareketi, yağışları veriliyor. Vatandaşlarımızın bunu takip etmesi gerekiyor. Kuvvetli yağış ihtimali olduğu zaman da araçlarını yüksek yerlere park edip korunaklı yerlerde kendilerini emniyete almaları lazım.”