"TARİHİ İPEK YOLU'NUN İZİNDE YEREL KALKINMA SEMPOZYUMU"

A- A+ Paylaş
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
Reklam

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) ev sahipliğinde düzenlenen sempozyumda, özgün çalışmalara dayanan bildirilerle ulusal ve uluslararası alanda literatüre katkıda bulunulması amaçlanıyor.

Bolu’ya stratejik yol haritası çizilmesine katkı sağlaması da hedeflenen sempozyumda, hem jeopolitik konumu hem de Türkiye'de yarattığı katma değer ile cazip yatırım merkezleri arasında yer alan kentin yatırım alanları farklı bakış açıları ile incelenecek. 

Sempozyumda akademisyenler ve ilde faaliyet gösteren bazı iş adamları, turizm, finans, girişimcilik, hayvancılık, işletme, lojistik, maliye, pazarlama, tarım, ekonomi ve yönetim konularında sunumlar yaptı.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, sunumuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Suyu anlamadan, suyu tanımadan suyu doğru kullanmak ve suyu anlatmak mümkün değil. Öncelikle insanlarımıza suyu anlatmaya çalışıyoruz. Su hakikaten çok özel bir madde… Yaradan bizlere suyu hem canlılığın veya yaşamın kendisi olarak tanıtmış, Kuran’ı Kerim’de de böyle. Aynı zamanda da baktığımızda yaşadığımız bütün dünyanın hem enerji hareketliliğini sağlayan hem de canlıların bütün taşınımını sağlayan sudur. Dolayısıyla suyu anlatmaya çalışıyoruz. Bu suyu anlatırken de, özellikle bu bölgede, Karadeniz Bölgesi çünkü Türkiye’nin önümüzdeki otuz yıl içerisinde su konusunda belki de kuraklığı en az yaşayacak ve en şanslı bölgelerin başında geliyor. Batı Karadeniz biraz daha bu konuda riskli ama Batı Karadeniz Bölgesi’nin bugünden alması gereken tedbirler, yapılması gerekenler var. Dolayısıyla bu bölgenin, bu doğal güzelliklerin, yeşilliklerin, su kaynaklarının doğru anlaşılması lazım ki, gelecek nesillere biz suyumuzu doğru taşıyalım. Bizim bu toplantılardaki sohbetimizin amacı, suyun geleceğe taşınabilmesi için hem evde, hem tarımda, hem sanayide nasıl kullanılması gerektiğini ve neler yapılması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü dünyada şu anda küresel iklim değişikliği dediğimiz kavram o kadar çok tartışılmaya başlandı ki, bunun etkisi Türkiye’de çok hızlı görülmeye başlandı. Zaman zaman kuraklığı çok şiddetli yaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda bunu daha farklı şekillerde yaşamaya başlayacağız. Bunun önüne geçebilmek veyahut buna karşı koyabilmek için önce suyu anlamamız ondan sonra kuraklığa karşı tedbirleri halkımıza anlatıp geliştirmemiz lazım. Bizim bu sohbetlerimizdeki ana amacımız bu…”

Bolu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Aylin Aydın da Bolu Belediyesi olarak yerel yönetimler konusunda neler yaptıklarına değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Bolu Belediyesi olarak yerel kalkınmada neler yapıyoruz, bu tarz çalışmalarımızı anlatacağız. Tarımsal üretim çalışmalarımızı anlatacağız. Çiftçilerimize alternatif ürün olarak, ne ekebilirler, ne dikebilirler, nasıl başarılı olurlar, ekonomik anlamda nasıl kazanabilirler bunlardan bahsedeceğim, anlatacağım. Yerel yönetimler belediyeciliğin çok önemli bir konusu, mahalli idareler…  O yüzden biz de bu panelde bulunduğumuz için çok mutluyum.”

 Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Özcan da israf konusunda açıklamalarda bulundu ve şu ifadeleri kullandı: “Şimdi dünya genelinde hem nüfus artışı var, bunun yanında tarım alanlarının tarım dışı kullanımı var. Dolayısıyla bu beraberinde gıda talebini artışı ve yüksek bir talebi doğuruyor. Yaklaşık olarak yüzde 60-70 dolayında gıda talebinin son 15-20 yıla kadar da yükseltilmesi gerekiyor. Burada iki yol var: Birincisi, üretimi arttırmak… İkincisi, varsa israfı veya kayıpları azaltmak… Ki asıl konu burada israf ve kayıplar temelinde… Dolayısıyla dünyada üretilen gıdanın dörtte biri çöpe gitmekte ki dörtte birlik çöpe giden kısım Afrika kıtasının tamamını ve dünyada aç olan insanların tüm gıda ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayacak boyutta. Aslında dünya genelinde gıda eksikliği yok ama gıda dağılımındaki adaletsizlik ve dengesizlik bir tarafta obezite, aşırı kilo gibi, yaklaşık 2,5 milyarı bulan nüfustaki sağlıksız insanlar, özellikle gelişmiş ülkelerde bunları görüyoruz. Öbür tarafta gıdaya ulaşamayan 830 milyon dolayında aç veya yetersiz beslenen, ki bunlarda da 19 bin kişi kadar her gün açlık nedeniyle vefat var. Bu büyük bir sorumluluktur, büyük bir vebaldir. Dolayısıyla her şeyden önce, üretimi arttırmanın yolu israfı önlemekten geçiyor. Bu, tarımsal üretimde arazi kullanımından, çevre kullanımından, tarımsal girdi kullanımından tutunuz da, üretim desenine kadar tüm alanı kapsayacak, tüketimde de herkesin gözü doyduğunca değil, midesi doyduğunca koyması lazım. Eskiden insanlar önüne aldığı bir yemeğin bitireceği kadarını alır. Bitirmezse arkasından ağlar vs. gibi şeyleri çocuklara empoze edilirdi. Bugünümüzde ise, aldığı on tabak yemek göz doymak için alınır. Her tabakta yarısı bırakılır, hatta tabakta bir kısmını bırakmadan tabağı temizlemişse bu bir görgüsüzlük sayılıyor adeta. Günümüzün en büyük handikaplarından bir tanesi bu tür yaklaşım tarzları. Bu da israfı aşırı boyutlara çıkarıyor. Bugün dünya genelinde israf edilen gıdanın maddi karşılığı 1 trilyon dolar dolayındadır. Onun için israfın önlenmesi, en azından üçte bir, dörtte bir oranında önlenmesi bile önemli ölçüde hem ekonomik, hem de insan besin kaynağı olarak üretilen ürünlerin ekonomiye kazandırılması yanında insan gıdasıyla sağlıklı toplumların oluşmasında katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Onun için önce israfın temeli veya israfın başladığı yer ailedir, ev ortamıdır. Ki gelişmiş ülkelerde ev ortamında tüketim aşamasındaki kayıplar çok yüksektir. 100 kilonun üzerine çıkarken, geri kalmış, açlık problemi yaşayan ülkelerde bu 6-11 kilogramdır. Aradaki farkı görmek lazım. Birisi aşırı yemek için alıyor ama tadına bakıp atıyor. Öteki bulursa sonuna kadar yemek durumunda kalıyor. Bu dengesizliği gidermenin yolu öncelikle evde ahlaki bir temel olarak başlamak lazım. İsraf, bu tür etik kurallar, ahlaki değerler eğitimleri ailede başlar, okulda devam eder. Hayat boyunca sürdürülür. Bunları sağladığımız zaman hem israfı önleyerek toplumsal katkı, hem vicdanı katkı, hem de değerler anlamında da gelecek nesillere iyi değerleri bırakmak noktasında katkı sağlayacağını düşünüyorum.”

Sempozyum, bugün gerçekleşecek oturumların ardından sona erecek. 

Açılışa, Bolu Valisi Aydın Baruş, BAİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, çeşitli üniversitelerden gelen akademisyenler ve Bolu'da faaliyet gösteren sektör temsilcileri katıldı.

Reklam

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Manşet Haberler

Çok okunanlar
sanalbasin.com üyesidir