2007 yılında Tepecik Mahallesi'nde yapılan inşaat kazısı sırasında inşaat alanında, Roma Dönemi'ne ait 4 adet mezar bulunmuştu. 2 gün boyunca süren kazı çalışmalarının ardından kapakları açılan mezarlardan kemikler, gözyaşı şişeleri ve kandiller çıkmıştı. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda 4 adet lahit mezar tespit edilirken Lahit mezarlardan bir tanesinin kapağında yunus balığı, medusa başı gibi süslemelerin olduğu ve bu lahitlerden ilimizde ilk defa çıktığı tespit edilmişti. Yetkililer, mezarların kapaklarını kaldırdıklarında her mezarda birer adet iskelet ve mezar hediyesi olarak ta bırakılmış gözyaşı şişesi ve kandiller bulmuşlardı. Mezarların ise milattan sonra 2'nci yüzyıl Roma Dönemi'ne ait olduğu yapılan incelemeler sonrasında belirlenmişti.
Lahit mezarlardan bir tanesinin kapağında yunus balığı, medusa başı gibi süslemelerin mevcut olması ve mezarda” mezar hediyesi “olarak ta bırakılmış olan gözyaşı şişesi ve kandillerin bulunması dikkatleri bunun sebebine yöneltmişti. Yapılan araştırmalar sonucunda bunun sebebinin yer altı Tanrısı olarak bilinen “Hades” olduğu tahmin edilmişti. O dönemin inanışına göre insanların öldükten sonra yeraltı kentinde rahatça yaşayabilmeleri için tek bir şansı vardı. O da Hades’e kandiller, demir para ya da gözyaşı şişeleri gibi hediyeler sunmak. Ölenler, ölüler ülkesi Tanrısı Hades ile karşılaştıklarında bu hediyelerin kendilerini onun gazabından koruyacağına inanıyor bu yüzden mezarlarına gömülürken ona sunulmak üzere bu türden hediyeler koyduruyorlardı...
Hades, mitolojide ölülere hükmeden yeraltı tanrısı olarak biliniyor…
Hades, Ölüler ülkesi tanrısıdır; ancak kötü değildir. Yer altının tüm hazineleri Hades'in olduğu için Romalılar onun adını varlıklı yani, Plüton olarak değiştirmiştir. Eşi, Demeter ve Zeus'un kızı Persephone'dir. Hades ve eşi Persephone amansız, insafsız, yürekleri hiçbir yakarış, hiçbir sunu ya da kurbanla yumuşamayan korkunç tanrılar olarak bilinir.
Kelime anlamı olarak "Hades" görünmez manasına gelmektedir
Onu görünmez yapan bir miğferi ve Bident denen iki uçlu bir asası vardır. Bu asanın bir ucu ölümü, bir ucu yaşamı temsil etmektedir. Yeraltı zenginliklerinin sahibidir, yerden çıkan değerli metaller onu bolluk çokluk ve servet tanrısı yapmıştır. Dilediğini zengin dilediğini fakir yapardı. Acımasız ve korkunç olsa da sözünden dönmez ve birçok tanrının aksine kaprisli bir tanrı değildir. Mitolojik öykülerde adı çokça yer almaktadır. Enteresandır ki, Hades'in yeraltı ülkesine yaşayanlar da ölmeden geçebilmektedir. Hades'e inip de dönen kahramanlar Odysseus, Orpheus, Theseus, Herkül ve Evridiki Evridiki, Orfeus sayesinde tekrardan yukarı çıkabilmiş fakat anlaşmaya uymadığı için yeraltına geri döndürülmüştür.) Diyarın girişini üç kafalı şeytani bir köpek olan Cerberus korur. Herkes o köpeğin dehşetinden korkar ve kimse o kapıyı geçemez. Herkül bir macerasında bu köpekle yüzleşmeye gider.
Yetmiş bin kişilik Ölüler Ordusu ile Atlantis Denizini kurutur
Hades her ne kadar birçok zenginliğe sahip olsa da ortalıklarda pek gezinmez, övünmez, konuşmaz, diğer tanrıların Olimpos'ta katıldıkları şölenlere katılmazdı. Çünkü sahibi olduğu yeraltı ülkesi o kadar karanlık bir ülkedir ki, efendisi orayı tercih eder. Bir keresinde Poseidon, Hades'i sinirlendirmek için üç başlı çelimsiz mızrağını yere saplar ve yeryüzü boydan boya yarılarak Hades'in karanlık yeraltı ülkesi meydana çıkar. Hades sinirlenmiştir, daha sonra yetmiş bin kişilik Ölüler Ordusu ile Atlantis Denizini kurutur.
İnsanlar onun dikkatini çekmemek için adını anmaktan kaçınırlardı
Roma'da gladyatörlerin yıkandığı ve uyuduğu yerlerin başlarına ölümü hatırlatmak için siyah Plüton heykeli konulurdu. Plüton, tanrılar ve ölümlüler arasında en korkulanı ve sevilmeyen tanrıydı. İnsanlar onun dikkatini çekmemek için adını anmaktan kaçınırlardı ve onu yatıştırmak için kara koyunlar kurban ederek koyunların kanlarını derin çukurlara ya da yerdeki yarıklara akıtırlardı ve ona dua ederken de başlarını yere vururlardı.