
Gençbay, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndaki sorumlu çalışanların yargıya getirilmesi gerektiğini vurgularken, Yine dün de söylediğimiz gibi, yargılamada beklediğimiz adil ve tarafsız bir süreç yine cereyan etti. Bu vesileyle, başta Sayın Mahkeme Başkanı olmak üzere tüm mahkeme heyetine, bu tarafsız yargılama için teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Gençbay, açıklamalarının devamında şunları söyledi:
“Bu yargılamada şunu görmekteyiz: Kendi notlarıma da bakıyorum. Duruşmada öne çıkan hususlardan biri, hep defaatle dile getirdiğimiz gibi, bu yargılamanın eksik başladığıydı. Bu eksik başlangıç artık, tabiri caizse, "Mızrak çuvala sığmaz" hale geldi. Bu yargılamada işletme sahipleri, otel görevlileri, belediye görevlileri, il özel idare görevlileri vardı. Ancak bilirkişi raporunda açıkça ve aleni olarak belirtilmiş olmasına rağmen, başsavcılığımızın talebi doğrultusunda, Turizm Bakanlığı yetkilileri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri, hatta İçişleri Bakanlığı'ndan o dönemde otelin faaliyette olduğu dönemde Bolu'da görev yapmış olan tüm valilerle ilgili olarak soruşturma izni istendi. Ancak bu soruşturma izni, henüz verilemedi ya da kısmen verildi. Yine de savcılık aşamasına gelinmiş bir durumda, soruşturma iddianamesine dönüştürülemedi. Dolayısıyla burada yargılanan kişilerin, özellikle işletme sahipleri ve belediye görevlilerinin tüm iddiaları, denetim görevini yerine getirmemeleri üzerine oturtulmuş durumda.
Acar’ın avukatının güzel bir tespiti var müdafi olarak. İrfan Acar, otel faciasından önce talep üzerine orada bir denetim yapmış. Denetimde 9 maddeden 8’inde eksiklik tespit etmiş ki, bu eksikliklerin giderilmesi durumunda bu facia ortaya çıkmayacaktı. Aynı gün, yani İrfan Acar’ın o denetime gittiği gün, Turizm Bakanlığı’nın da kontrolörleri denetim yapmış ve Turizm Bakanlığı kontrolörlerinin bulduğu hiçbir eksiklik olmamış. Şimdi haklı olarak diyor ki, "Benim müvekkilim, bulduğu eksikliklerden dolayı burada yargılanıyor, ancak hiçbir eksiklik bulmayan Turizm Bakanlığı kontrolörleri burada yargılanmıyor." Bu bir adaletsizliktir. Dolayısıyla burada, bir an önce sorumluluk makamında bulunan ve bu otelin, bu organize kötülüğün ortaya çıkmasında sorumlu olan Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin de yargılamaya dahil edilmesi gerekiyor.
Baktığımızda, Turizm Bakanlığı bir stajyer kontrolörü olmak üzere sonrasında, kamuoyunun tepkisinden sonra herhalde 3 kişiye soruşturma izni veriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise, bir yıl önce görevden alınmış olan grup başkanlarına soruşturma izni veriyor. Şimdi bu, yargıyla alay etmek, yargıyı küçümsemek anlamına gelir. Eğer yargıya olan güvenin tekrar yerleşmesini ve toplum beklentilerinin karşılanmasını istiyorsak, yapılması gereken şey, suçlu kim varsa, tüm suçluların adalet önüne getirilmesidir.
İşte bu noktada, bütün gözler içeride. Hem sanık müdafilerinden tutun, müşteki avukatlarımıza kadar hepsinin defaatle dile getirdiği Danıştay’ın Birinci Dairesi'nde olan soruşturma izni vermeme kararına yapılan itirazdır. Evet, artık bıçak kemiğe dayandı. Artık Danıştay Birinci Dairesi, bu soruşturma izni verme ya da vermeme kararlarını vermek zorunda. Çünkü önünde 2-3 tane dosya var ve bu dosyalar tekemmül etmiştir. Artık bir an önce dairemizin bu konuda kararını verip, soruşturma izni verme ya da vermeme kararlarını görüşmesini tamamlamasını ve argının önünü açmasını bekliyoruz. Bunun yapılması durumunda, artık yargılama eksik olmaktan çıkacak ve tam bir yargılama haline dönüşecek. O takdirde verilecek karar da vicdanlarda yerini bulacaktır.
Şu an itibariyle, mütalaa dahi istenmiştir. Ancak gelinen noktada, hem bir kısım delillerin daha değerlendirilmemiş olması, hem de aslında bu organize kötülüğün denetimini yapmamak suretiyle teşvik eden kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verme sürecinin tamamlanıp, bunlar hakkında iddianamenin hazırlanıp bu dosyayla birleştirilmesinin sağlanmamış olması nedeniyle, buradaki eksiklik mütalanın da erken verilmesine yol açmaktadır. O nedenle bizim beklentimiz, Danıştay Birinci Dairesi’nin bir an önce soruşturma izinleriyle ilgili itiraz üzerine önüne gelen dosyada kararını verip, yargılamanın önünü açmasıdır. Bu organize kötülüğü yapanların ve yapanlara yardım edenlerin, kim suçluysa hepsinin adalet önünde hesap vermesini bekliyoruz. İçerideki müştekilerimizin, acılı ailelerimizin de 78 canımızın da beklentisi budur.
Şimdi ceza yargılaması devam ediyor. Ben, aynı zamanda acılı bir babayım ama bir yargıçım. O nedenle, o konuda yargıyı etkileme anlamında bir şey söylemek istemiyorum. Şu var: Tabii ki iddianameyle talep edilen cezalar süreç içerisinde değişebilir. Olası kast, bilinçli taksirle birden çok kişiyi öldürme suçu söz konusu. Tüm bunlar mahkeme tarafından değerlendirilecektir. Benim kendi görüşüm, tabii ki tüm müştekilerimizin ve katılan avukatlarımızın da iddiaları bu yöndedir: Bu organize kötülüğün başı olan, bu oteli ve diğer otelleri işleten işletme sahiplerinin başında Emine Murtezahoğlu gelmektedir. Yüksel abimiz var, 8 canını kaybetmiş. Aynı zamanda hem katılanların avukatı hem de kendi canları adına bu duruşmayı takip ediyor. Yüreği yanmış bir babamız, dedemiz, onun da ifade ettiği gibi, Bolu’da sokağa çıkıp kime sorsanız, bu otellerin sahibi Emine Murtezahoğlu Ergül derler. Şimdi bu kişilerin ya da onların yönetim kurulunda üye olan kızlarının "Benim bunlardan haberim yok" demeleri, bana göre bir şey ifade etmiyor. Bunlar da bu yönetim sorumluluğu içinde aynı suçla yargılanması gerektiğine inananlardanım. Ama son kararı yüce mahkeme verecek ve hak edenlere hak ettiği cezayı vereceğine olan inancımız da tamdır. Henüz delillerin daha değerlendirilmediğini ileri sürdüler ve bu davaya katılması gereken, birleştirilmesi gereken Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin de soruşturulmasının beklenmesi gerektiğini dile getirdiler. Dolayısıyla süreç, sonraki duruşmada bu hususların değerlendirilmesiyle devam edecektir.”