
Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta yaşanan facia bir dizi ihmaller zincirini gözler önüne sermişti. 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangının ardından süren hukuk mücadelesinde geçen hafta tarihi bir karar çıktı. Aralarında otel sahibi, otel yönetimi ve belediye yetkililerinin de olduğu 32 sanığın yargılandığı davada, mahkeme 11 sanık hakkında 34 çocuğa karşı ‘olası kasıtla öldürme’ suçundan 34’er kez müebbet hapis cezası verdi. Aynı sanıklar yangında hayatını kaybeden 44 yetişkin için de 44’er kez ‘olası kasıtla öldürme’ suçundan 24 yıl 11’er ay hapis cezası aldı.
“Bir karar çıktı ama giden canlarımız bize geri gelmedi”
Faciada eşi Ceren Yaman Doğan ve kızı Lalin’i kaybeden Rıfat Doğan, dava sonrası yaşadığı sürece dair şunları söyledi; ”O gün orada acının içinde sevinç yaşadık. Bir karar çıktı ama giden canlarımız bize geri gelmedi. Sadece huzur bulduk. Giden canlarımıza borcumuzu bir nebze olsun ödemiş olduk. Herkes acısını farklı yaşıyor. Kimisi bir şey paylaşamadan yaşıyor. Bir baba var mesela ne duruşmalara gelebiliyor ne bir şey aktarabiliyor, “Kaldıramıyorum” diyor. Ne diyeceksiniz şimdi o babaya? Olaydan sonra üç baba daha vefat etti acıdan, üzüntüden, ben kanser oldum, tedavi görüyorum. Her gün evine gidip kapıdan giremeyeni biliyorum. Yüzlerce insanın hayatını kararttılar ama son duruşmada dahi bir pişmanlık kelimesi çıkmadı ağızlarından. Böyle bir vicdansızlık, böyle bir pervasızlık, böyle bir vurdumduymazlık, bu kadar kibir.
Ne yazık ki bizi yaktılar, kendilerini de yaktılar. Bugün gittim, tek başıma bir restoranda çorbamı içtim, yemeğimi yedim. Eve gelmek için bir saatim, amacım yok. Bizim bundan sonra başka bir işimiz yok. Kurumlarda sorumlu olan herkesin yargılanması için sonuna kadar gücümüz ve nefesimiz yettiğince bu davayı takip edeceğiz.”
“Bu bir okul olabilir, bu bir hastane olabilir, herhangi bir yer olabilir”
Faciada oğlunu kaybeden Zeynep Kotan, en başından beri hep emsal bir karar olmalı diyerek bu yola çıktıklarını söyleyerek, “ Tabii ki verilen hiçbir cezayla bizim içimiz soğumaz, giden canlarımız hiçbir zaman geri gelmeyecek. Ama bu gidişin de bir anlamı olmalı diye düşündük. Ailelerle, arkadaşlarımızla, dostlarımızla, kamuoyunu da bilgilendirerek dayanıştık. Herkesi doğru bilgilendirmeye çalışarak, bu davanın siyaset üstü olduğunu her seferinde vurgulayarak hep beraber emek sarf ettik. Mahkeme heyeti de sağ olsunlar, onlar da büyük bir çaba gösterdiler bu süreçte. Çok uzun süren duruşma saatleri oldu. Adil bir yargılama yaptılar ve uygun kararlar verdiler. Emsal karar niteliğinde oldu gerçekten ve bunun pek çok şeyi değiştirebileceğini düşünüyoruz. Evet, bu sadece otel meselesi de değil. Bu bir okul olabilir, bu bir hastane olabilir, herhangi bir yer olabilir. Kamu olur, özel olur ama buralarda sorumlular artık neyin altına imza attıklarının bilincinde bir şekilde atacaklar ya da atmayacaklar” dedi.
“Onlar ömür boyu gurursuz yaşayacaklar”
Gözdem Güngör Derin (Kardeşini, kardeşinin eşini ve iki yeğenini kaybetti), 78 canını kaybeden aileler ile birlik olduklarını belirterek, şunları söyledi; “Son karar duruşmasında bile suçlarını kabul etmediler, ‘Pişmanız, üzgünüz’ demediler. O yüzden de cezalarında indirim yapılmadı. Bir şekilde ceza almayacaklarını düşünüyorlardı herhalde, yoksa yani insan korkudan ağlar. Halit Ergül bir duruşmada ‘Suçlandığımı duyduğum geceden beri uyuyamıyorum’ dedi. Hâlbuki bu olay yaşandığından beri uyuyamıyor olması lazım. O geceden beri doğru düzgün uyuyamayan bizleriz. İfademde de bahsettiğim gibi ben kardeşimle gurur duyuyorum. Onlar çok gurur duyduğumuz kişileri elimizden aldılar, hayatlarının sonuna kadar gurursuz yaşayacaklar. Çok çaresiziz, umutsuzuz, gayesiziz ancak organize kötülüğün görünmeden geçip gitmesinden korktuğumuz için her davaya geldik, aileler birlik olup dayanıştık, devam da edeceğiz.”
“Bolu, Türkiye’de cesur, yürekli ve adil hâkimlerin olduğunu dünyaya gösterdi “
Uğurtan-Ersin Doğan çifti (Oğullarını, oğullarının eşini ve iki torunlarını kaybettiler), hem evlatlarını hem torunlarını kaybetmenin katlanılması en zor acı olduğunu söylediler:
“Hem evlatlarımızı hem de torunlarımızı, dördünü birden kaybetmek dünyanın katlanılması en zor acısı. Aslında yasımızı Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetkililerinin de yargılanıp sorumluların en ağır cezalarla cezalandırılmasından sonra tutabileceğiz. Karar açıklanırken gözyaşları içerisinde birbirimize sarılarak bu buruk sevinci paylaştık. Bizler intikam değil, adalet istediğimizi yargılamanın her aşamasında vurguladık. Nitekim bu tarihi karar, hepimizin adalet duygusunu pekiştirdi. Bolu, Türkiye’decesur, yürekli ve adil hâkimlerin olduğunu dünyaya gösterdi. Emsal olan bu karar, ülkemizde, bundan böyle bu tür katliamların/felaketlerin yaşanmaması için bir dönüm noktası olacaktır.”





































