
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı, Cuma hutbesi hakkında suç duyurusu üzerine Bolu İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş, sosyal medya hesabından, “Mahkemeler , Millet adına karar verir, azgın azınlık adına değil… Cuma hutbesini ancak Din İşleri Yüksek Kurulu Denetler, mahkemeler değil” başlıklı bir paylaşım yaptı.
“Türk milleti, imanıyla yoğrulmuş, değerleriyle yoğrulmuş bir millettir”
Demirtaş, yaptığı paylaşımda, şu ifadelere yer verdi;
“Türk Milleti adına” karar verir. Bu ifade yalnızca bir anayasa maddesi değil, tarihî ve manevi bir hakikattir. Millet, yalnızca etnik bir topluluk ya da nüfus birliği değildir; ortak inanç, ortak tarih ve ortak kader etrafında kenetlenmiş bir topluluktur. Bu topraklarda bin yıldır millet kavramını inşa eden unsur İslam’dır. Türk milleti, imanıyla yoğrulmuş, değerleriyle yoğrulmuş bir millettir. Dolayısıyla hukuk, adına hüküm verdiği milletin bu manevi köklerini yok sayamaz. Legal Derneğin yaptığı girişim, millet kavramını ruhundan koparıp onu ideolojik bir araç haline getirme çabasından ibarettir.”
“Laiklik, din karşıtı bir ideoloji değildir ve olmamalıdır”
Diyanetin sıradan bir devlet kurumu olmadığını söyleyen Demirtaş, “ Milli Mücadele günlerinin maneviyatından doğmuş, o ruhun kurumsal devamıdır. İstanbul hükümeti, işgalci güçlerin baskısıyla milli mücadeleye karşı fetvalar yayınlarken, Ankara’da Rıfat Börekçi başta olmak üzere 153 müftünün imzaladığı “Ya İstiklâl Ya Şehadet” fetvası, milli mücadelenin dinî meşruiyetini ortaya koymuştur. Anadolu’nun dört bir yanında camiler, minberler ve hocalarımız milletin bağımsızlık ateşini harlamıştır. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, o günkü mücadelenin kurumlaşmış ruhudur. Bu kurumu laikliğe aykırı göstermek, hem tarihimize hem de kurucu iradeye yapılmış bir haksızlıktır. Devlet teşkilatımızda Genelkurmay Başkanlığı milli güvenliğin, Diyanet İşleri Başkanlığı ise manevi güvenliğin teminatıdır olsun diye kurulmuştur. Bu iki kurum, Cumhuriyet’in temel dayanaklarıdır. Laiklik, din karşıtı bir ideoloji değildir ve olmamalıdır. Anayasadaki laiklik ilkesi, dinin devlet işlerine karışmasını engellediği gibi, devletin ve ideolojik grupların da dinin özüne, ibadetine ve içeriğine karışmasını engellemek için getirilmiş bir güvencedir. Bu ilke, dinin saflığını korumak ve onu siyasi çekişmelerin malzemesi yapmamak içindir. Bu sebeple Diyanet’in idari yapısı ve hizmetleri elbette tartışılabilir; ama bir hutbenin içeriğini mahkemeye taşımak, laikliğin özüne aykırıdır. Bir hutbenin uygunluğunu denetleyecek merci, Din İşleri Yüksek Kurulu ve nihayetinde cami cemaatinin vicdanıdır, Mahkemeler değil.” İfadelerini kullandı.































